Beklenti, Dönüşüm, Güven, Kuşku ve Korku
- Kübra Saatçıoğlu
- Jan 9, 2024
- 3 min read
Bir sınavlar bütünü geçtiğimiz. Öğrenmemiz gereken ders “güven“.
Bazen birimiz, diğerimizden önce görmeye başlıyor. Onun işi daha kolay gibi görünse de aslında daha zor. Sabırla diğerinin görmesini beklemek; bunun verdiği rahatlığı -karşı tarafın yanlış anlamasından korkmadan- farkına vardığı gerçeğini %100 hayatına yansıtmak… Özellikle bu ‘diğer kişiler’, çok yakınlarımız olduğunda daha da zor. Ama farkına vardığımız yeni “güven” tanımı bu anlarda da zaten devrede oluyor. Sürece güveniyoruz. Sevgiye güveniyoruz. Zamana ve zamanlamaya güveniyoruz. Bu sınavı, kimi sağlık üzerinden, kimi iş, kimi para, kimi bir kayıp, kimi eş, kimi çocuk, kimi sosyal statü üzerinden yaşıyor ve bu konular üzerinden “güven” kavramını dönüştürüyor. Geçen seneden beri söylediğim bir şey var. O da, tanımların değişmekte/dönüşmekte olduğu… Dönüşüm de bedensel yaşantımız içinde ancak deneyimle oluyor. İşte yaşadıklarımızın nedeni bu: Deneyimletiliyoruz. Deneyimlerimiz üzerinden güven kavramının DNA’larımıza işlenmiş tanımı dönüşüyor.
Bahsedilen eski tanım nedir peki?
Bu tür durumlarda ben her zamanki gibi açıp bir sözlüğe bakarım. Kolektif bilginin yazılı olduğu yerdir sözlükler. Orada çok güzel yakalayabilirsin kendini. Bunu da bir yöntem olarak her zaman kullanabilirsin.
Birinci tanım şu: Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu.
Yani bu süreçte korktuğun, çekindiğin, kuşku duyduğun ve bağlandığın her şeyle sınanacaksın. Çünkü korkuların var. Çekindiğin onlarca şey ve kuşku duyduğun yüzlerce şey var. Onlar dönüşmeden yeni güven tanımının içinde oturamayacaksın. İnandığın ve bağlandığın şeyleri dönüştürmeden o bahsedilen duygular senin “kukla iplerin” olamaya devam edecekler. Buna şüphe yok. Sonunda ise inandığın ve bağlandığın şeyler eski gerçekliğinden çok daha farklı olacak. Bu aralar konuşulan beşinci boyut, dördüncü boyut farkındalıkla bahsedilen konu, bundan başka bir şey değildir.
İkinci tanım ise şöyle: Bir şeyden umulan, beklenen niteliğe inanıp ona göre davranma.
Beklentilerimizden de özgürleşmemiz gerekecek demek ki bu dönem. Beklenti bir önceden kurgulama ve bilme halidir. Deneyimlerimiz ise bize (ne üzerinden olursa olsun) hiçbir şey “bilmediğimiz” bir noktaya getiriyor. Bilmeyince, beklenti de olmuyor. Yeni güven tanımı da tam orada yeşeriyor. Şu anki “problemin” ile ilgili ne yapmayı düşünüyorsun bilmiyorum. Ama formül basittir. Acı yediğinde miden ağrıdıysa acı yemezsin. Yani şu an bir sıkıntın varsa, “şu ana kadar nasıl yapıyorsan, onu yapmayarak başlayabilirsin. Sonrasında ikinci soru gelecektir. Peki ne yapacağım? İşte o zaman da hislerine danışma vaktidir. Ne yapmaktan zevk alıyorsan, onu yap. Eskiden yaptığın şekillerin içinde bir çıkış yolu aradıkça çıkamayacaksın. Çünkü zaten o yol açık olsaydı, o yol tıkanmazdı/kapanmazdı. Şu an yaşadığın sıkıntılar, tıkanıklıktır. Ama biz şımarık ve bilmiş tavırlarımızla, sabitlenip kalıyoruz. Hep “bildiğimizi sandığımız şekilde” bir çözüm olacağına inanıyoruz. İş arar yenisini bulurum. Başka bir kız arkadaş bulurum. Daha çok çalışırım, daha çok param olur. Daha az harcarım, daha çok birikimim olur. Zihnime daha çok hakim olur ve bu düşüncelerden kurtulurum. Hayır! Bunların hepsi eski yol. Yeni yolu içinde bulacaksın. Bu ne demektir? İçinde, yani hislerinde… Seni iyi hissettiren ne ise o işi yapacaksın, o insanla olacaksın, o yemeyi yiyeceksin, onu düşüneceksin ve yapmaya bugün başlayacaksın. Koşullara bağlamadan… Bugün! Esas budur. Sır budur. Her birimiz iyi olsun isterim. Hep! İyi olmak kişinin Yol’unda olmasıdır. Yol ise seni sana götüren İz’dir. Onun tek pusulası ise Hislerimiz.
Ben 18 Ekim-29 Ekim arası bir başka Rehber Bitki ile çalışmak üzere buralarda olmayacağım. Buradan, bu vesile ile toplu olarak haber vermek istedim. Benlik bir ihtiyacınız olursa istediğiniz zaman arayıp, yazabilirsiniz. Geldiğimde hediyelerimi paylaşacağım. Her yolculuk gibi bir niyetim var bu yolculuğa çıkarken: çemberin büyümesi. Bunun zaten olduğunu bilmek ise büyük bir şükran duygusuyla dolduruyor içimi. Bir yandan ikinci kitabın yazımı devam ediyor. Bir an önce paylaşma heyecanına, ilk kitabın arkasından gelen ikinci çocuğun çekingen heyecanı ekleniyor. Kalbim hızla atıyor.
Kalbimizin atışını daha çok duyduğumuz işler yapalım. Yaşamın sırrı da amacı da bu!
Sarılıyorum her birinize.