Disiplin ve Güz Ekinoksu
- Kübra Saatçıoğlu
- Sep 16, 2023
- 4 min read
Updated: Jan 4, 2024
Bir süredir sabah meditasyonlarımda duyduğum ve harekete geçirmediğim şeyi bu mail ile yapmaya başlıyorum. Gördüğünüz gibi benim de idrak etmem zaman alabiliyor. Bu tür zamanlarda, yaptığım şeyi haklı çıkartmaya çalışmasak yerine, kendime karşı şefkatli davranmayı seçiyorum ve harekete geçiyorum.
Her ne kadar bu maile Siz’li başlasam da bu paylaşımlarda dil genelde Sen’e dönüyor. Toplu gönderilmiş olsa da Sana hitap etmek bana anlamlı geliyor. İnanın, yaşadığınız süreçler bir birinden çok farklı gibi görünse de hepimiz benzer yerdeyiz. O yüzden yazılanları gayet üzerine alınarak okuyabilirsin. Ben, yazan kişi olarak görünsem bile öyle yapıyorum.
Meditasyonlarda duyduğum benzer bir çağrıyı bir süredir Ayahuasca_Yolculugu Instagram hesabım üzerinden yapıyorum. Yani bilgiyi ve bazı haritaları paylaşıyorum. Ama orada derinleşemediğim; inisiyelerini almış, yani bilinçli sorumluluğunu almış kişilere aktarım bir az daha farklı olabiliyor.
Şamanizm özünde bir disiplindir. Annelik de disiplindir. Ağacın dalları arasında kayboluyorsak; yani disiplin kelimesi yaşam deneyimlerimizden anlamsal olarak arapsaçına dönmüşs, gövdesinden aşağıya köklerine inmekte fayda var.
Franszıca bir kelime disiplin; eğitimi terbiye, öğrenim dalı, öğrencili hali ve adabı/terbiyesi anlamlarına geliyor. En çok da bu üçüncüsü oturuyor anlatmak istediğime. Anne bile olunmuyor. Anne olunmaya devam ediliyor. Yani sözlükte yazdığı gibi “anne olma hali, adabı, terbiyesi” vardır. Anne yoktur. Yani bir yerde Şaman da yoktur. Şaman olunmaya devam edilir. Bu bir disiplin meselesidir. Meditasyon tam da bunun sağlaması gibidir. Meditasyon yapmak demek seni tabii ki tam ve bütün yapmaz ama senin o gün için niyetini oluşturur. Bu çok genel bir niyettir: Sen kendini seçmişsindir. Sen onu, şunu, bunu yetiştirmek ve ya başlamak yerine; meditasyona oturup, köklerini, nereden geldiğini ve ne olmaya gittiğini hatırlarsın ve o hal, tüm gün sana fener olur, yol gösterir.
Şamanik disiplinde yürümek, kolay değildir. Zorluk anlamında değil ama o disiplini icra etmek anlamında hep nefsinle baş başasındır.
Bugün instagram hesabımda bir yazı paylaştım. Güz gün-dönümüne giriyoruz bu pazar, sabaha karşı saatlerde. Bu tarihten bir hafta önce ve bir hafta sonraki zaman dilimini kullanabilirsin. Biraz daha detaylı bir harita üzerinden “disiplinle” yürüyebilirsin.
Bu haftasonu Kuzey yarım kürede yaşayan biz insanoğlu için Güz Ekinoksu. Yani gece ile gündüzün eşitlendiği dönüm. Bu, yaratım (gece) ile tezahür (gündüz) arasındaki uyumu, onların tek bir parça olarak hayatlarımızın içinde ifade bulması anlamına geliyor. Yani bir eşleşme, aynı hizada görme ve dolayısıyla idrakine varma zamanıdır. Yani bir tür hasat zamanıdır. Kışın soğuğunda ve uzun gecelerinde, toprak altına yatar yaratıcı benimiz. İçten içe beslenir büyür, olur olacak şeyler. Ama gövde bulmaz. Tıpkı, toprağın altındaki tohum gibi. Bahar ekinoksu ile de o tohum, filizlenip kendini gösterdiği yüzünü yaşar bizim üzerimizden. O anın neşesini biliriz. Çünkü görür ve görülürüz. Ama tohum ekilmeden ve üzerine o kış yaşanmadan filizlenmez tohum. Bunu atlarız. Her sene elimiz yarı boş döneriz bahçemizden ya da birilerinin bize uzattıklarıyla yetiniriz. Ama ruhumuz çağrısını bilir. O, kendi tohumunu ekmek ve sonra kendi hastını biçmek için geldi dünyaya. İşte güz de, hem o yaratımların hasatı hem de yeni tohumların ekildiği zamandır.
Bu güz ekinoksunda yapabileceğin şeyler var. Bunların her biri ritüeldir ve seromoniyal nitelikte yaparsan dönüşüm gücüne inanamazsın.
Büyüklerimizden bildiğimiz bir adet vardır. Onlar iki baharda da evde büyük temizlik yaparlardı. Sen de bir güz temizliği yap evinde. Kışa girmeden, hayatında aslında neleri kullanmadığın ama hala üzerinde taşıdığına bak. Bunu yaparken duygusal anlamda taşıdığın yükleri de belki görebilirsin. Harekete geçir ve evini temizle. Evin senin “alan”ın. Neleri temizlediğinin farkında ol. Son bir senede neleri yaptığına bak. Bir nevi bir şükran listesi oluştur. Geçen sene Eylül ayına git ve bu zamana kadar hızlıca sar filmi. Neler oldu hayatında, ne tür kazanımların oldu. Kötü diye geçtiğin anılarındaki kazanımlarını da farket. İşte hasattan bahsedilen tam da budur. Onun meyvelerini tut elinde. Yani yaz. Yazmak, bedensel deneyim içinde çok önemli bir yerde duruyor. Büyük simya! Sabah meditasyonunda ve ya yapıyorsan Yoga pratiğine bu konuları çağır. Bu farkındalıkla otur. Bir geçiştesin. Evlenmeden bir hafta önceki zamanı düşün mesela; ya da doğuma girmeden önceki; mezuniyetlerinden önceki o son haftayı düşün. İşte öyle bir haftanın içindesin. Keyfini çıkart ve hakkını ver.
Bu dönüşümü içselleştirmek, bedenine taşımak için bol bol yürüyüşe çık. Bu mevsimin havasını içine çekmek bile yeterli. Bu gezilerde doğadan topladığın sonbahar objeleriyle bir altar yap. Evinin içine al sonbaharı. Yaratımın en keyifli hali Sanat. Her zaman dediğim gibi bol bol sanata maruz kal. Sonbaharı çağrıştıran müzikle, resimle, filmle besle kendini. Karıncanın kışa hazırlık İçin yuvasına taşıdığı son yiyecekler gibi. Çünkü kış gelince, bu biriktirdiklerin yakıt. Şimdiye kadar bilmiyordun. Ama şimdi biliyorsun. O zaman hareket etme zamanı.
Ve geldik tohum ekmeye… Önümüzdeki güze kadar yapmak istediklerini (yani yaratıma sokmak istediklerini) listele. En az üç tanesini seç ve harekete geçir. Yani bunlarla ilgili ilk adımları at ve her gün o adımları atmaya devam et. Bakalım bir sonraki hasat mevsiminde neler yiyeceksin. Başka türlü söyleyince belki daha güçlü gelir. “Bir sonraki hasat ne yemek istiyorsan onların tohumlarını ek.” İşte yazdığın liste bunun listesi. Mahallendeki pazara git. Sonbaharın mevye ve sebzelerinden al. Onları bu ekinoks döneminde pişireceğin bir yemekle onurlandır. Eğer bu konuda benim gibiysen, ya sevdiğin pişirsin ya da iyi yapan bir yerden al ve onu yiyerek onurlandır bu dönemin hasatını. Ve Cumartesi akşamı yatmadan bir güz gün-dönümü ateş seremonisi yap. Bunu tek başına yapabileceğin gibi, ailenle ve arkadaşlarınla da yapabilirsin.
Alanını aç.
Ateşi yak.
İki çubuk al eline.
Ateşin önüne otur. Verakoçanı ateşin üzerine aç.
Birine bu dönemin hasatını ve ona duyduğun şükranı üfle; diğerine de önümüzdeki hasat için ekmek istediğin tohumlarını, dileklerini, yaratımlarını üfle.
Çubuklarını ateşe ver. (atarak değil, unutma)
Yanarken doğru hareket, doğru his ve doğru düşünce merkezlerini besle dumanıyla.
Verakoçanı kapat ve geri çekil.
Seremoniye katılanlar sadece çubukları üfleyip, ateşe versinler. Onların kafasını ilimle meşgul etmeye gerek yok. Ritüelin bir parçası olsunlar. İnan onlar için de bu şekilde dönüştürücü. Benim çocuklarım yıllardır bu şekilde yapıyor.
Ateş sönene kadar ateşin başını tut.
Alanı teşekkürlerinle kapa.
Ektiğin tohumlar, güzel hasatlara vesile olsun. Dünyayı en güzel haliyle düşlemeyi unutma. Çünkü bunu beraber yapıyoruz.
Bir ateşte hep beraber buluşmayı düşlüyorum ben de.